Pazar, Ekim 23, 2011

ÇEVRİM YÖNETİMİ




Ah! Şu çalışanlar

Ermiş, Corc’a şikayet etmeye başlar. “Şu çalışanlar yok mu? Hepsi sorun. İşlerini anlamıyorlar, sorumluluklarının üstlenmiyorlar, değişmeye direniyorlar, yakından kontrol etmez isen sapıtıyorlar, kimseye güven duyamıyorsun, hep hata yapıyorlar, mazeret ileri sürüyorlar, hataları gizliyorlar, onların hatalarının düzeltmekten ben yoruldum, bitap düştüm. Sürekli gaza getirmezsen verim filan alamıyorsun.”
Corc, Ermiş’in sözünü kesecek anlamda bir el işareti yaptıktan sonra kendi fikirlerini söyler - “Sen sorunu insanlarda kilitliyorsun ama bence sorun insandan çok çevrimde. Çevrimi, biz anlamıyor ve insanlara anlatamıyoruz. Çevrimi ölçmeli ve bu ölçümlere göre iyileştirmeliyiz. Başarı, ancak engelleri ortadan kaldırarak ve insanları geliştirerek sağlanabilir, düşüncesindeyim. Hepimiz, Yönetim Kurulu Başkanı’ndan başlamak üzere kapıdaki görevliye kadar işin içindeyiz. Hataya yol açan nedenlerin bir kısmını kendimizde aramalıyız. Hataya uygulama şeklimiz yol açıyor ve çevrimi kontrol altında tutamıyoruz!”

Yukarıdaki diyalogun içeriği pek yabancı değil. İşler doğru gitmiyorsa kim sorumlu? Çalışan mı, yönetici mi yoksa sistem mi? Genelde çalışan suçlanır, faturası yöneticiye çıkarılır, sistem nadiren sorgulanır.

Kuruluşlarda sistemleri insanlar kurar ve işletirler. Bir hata oluştuğu zaman kusur sistemi işleten insanda mıdır yoksa sistemde midir? Kimine göre sistem hataların yüzde15’ini yaratır, geriye kalan yüzde85 insanların hatasıdır, kimine göre de insan hataların yüzde85’ini yapar, sistem de geri kalan yüzde 15’ini yapar. Hangi hesap doğru olursa olsun bildiğimiz birkaç şey var:

       Birincisi, kuruluşlardaki sistemleri insanlar kurar.
       İkincisi, kurdukları sistem uygulamada işlemeyince en kolay olanı seçer ve çalışanı suçlarlar.
       Üçüncüsü sistemler ve insanlar için Murphy yasaları geçerlidir. 



Sistem, belli bir amaca ulaşmak veya işlev görmek üzere birbirleriyle ilişkili – etkileşimli alt sistemler adı verilen parçaların meydana getirdiği bütüne denir. Sistem yaklaşımında sistemin girdisi, çıktısı ve girdi ile çıktı arasında bir dönüşüm çevrimi vardır.

Sistem mükemmelliğini ve otomasyonunu anlatmak üzere verilen bir taraftan inek girer, öbür taraftan sucuk, salam, sosis çıkar misali hep akıllardadır. Her sistem bir dizi girdiyi belli bir dönüşüm çevriminden geçirerek belli çıktılar haline getirir. 

Bir sistemin girdilerini bazen 5M + 1I olarak ifade edilmektedir.

Bu simgeler  İngilizce’deki

  Manpower, Machinery, Materials, Money, Methods ve Information

sözcüklerini gösterir. Aslında sistemin içinde yer aldığı ortamı da bir Milieu sözcüğünün baş harfini de katarak 6M + 1I şeklinde ifade etmek daha doğru olacaktır.

Bu formülü Türkçe’ye 7 M ile aktarabiliriz:

       Mürettebat (bir aracı kullanan kişiler, insan gücü),
       Makine,
       Malzeme,
       Mangır (para),
       Metot (yöntem),
       Muhit (çevre, ortam) ve
       Malumat (bilgi). 

Sistemlerin özellikleri vardır.

       Sistem, girdileri bir işlemler dizisinden geçirerek, katma değer ekleyerek, yani dönüştürerek çıktı (ürün-hizmet) haline getirirler.
       Her sistemin birbirleriyle etkileşim içinde olan, alt sistemleri vardır.
       Açık sistemler çevreleri ile alış verişte bulunurlar.
       Sistemler, ürettikleri çıktıları hakkında geri besleme adı verilen bilgi beslemesinden yararlanarak denge kurmaya çalışırlar.
       Sistemlerin çok sayıda amaç, hedef ve işlevi vardır.
       Sistemler, aynı sonuca farklı yollardan ulaşabilirler. Aynı hizmeti emek yoğun veya sermaye yoğun olarak yapabiliriz. Örnek – Bir havale hizmeti, banka şubesinden gişe sorumluları ile yapılabileceği gibi, ATM veya internet üzerinden de yapılabilir.
       Sistemler çevrelerine uyamadıkları zaman ölürler, sona ererler.



Toplam Kalite Yönetimi literatüründe proses sözcüğüne sıkça rastlanır. İngilizce'deki process sözcüğünün karşılı olarak dilimizde süreç kelimesi yer almaktadır. Bununla beraber süreç karşılığı olarak proses kelimesi sözlüklerde yer almadığı halde çarşıda pazarda yaygın olarak kullanılmaktadır. 

Süreç, ilerleme, gidiş, seyir, ameliye, muamele, işlem, metot, yöntem, çevrim demektir. Çevrim sözcüğü ise, devir, dönme, dönüş, döngü, dolaşım, dönüşüm, bir devre üzerinde alınan yol anlamına gelir.

Bu çalışmada proses sözcüğünün yerine geçmek üzere süreç sözcüğünden daha anlamlı olduğunu düşündüğümüz çevrim sözcüğünü kullanıyoruz. Çevrim sözcüğünde bir tamamlama, kapatma, bütüne varma anlamı gizlidir kanısındayız. Süreç sözcüğünün bu anlamı tam olarak ifade etmediğini düşünüyoruz.

Her şey, yaşadığımız bir olay, liderlik, yönetim, eğitim, sinemaya gitmek, yemek pişirmek, yemek yemek birer çevrim olduğu halde, çoğu kez, bir çevrim olarak düşünülmez. Önce her şeyin bir çevrim içinde oluştuğu bilincine varmak gerekir. Her şeyin bir başlangıcı, bir gelişimi ve bir sonu vardır. Her çevrim de aynı döngü içinde düşünülmelidir.

Çevrim, girdileri (hammadde, insan gücü, malzeme, teçhizat, makine, para vb gibi) çıktıya (ürün ve hizmete) dönüştürmek için yapılan faaliyetlerin tümüne denir. Çevrim, alt çevrimlerden meydana gelir, alt çevrimlerde işlemlerden meydana gelir. Her kuruluşta, malzeme, insan gücü, makine, teçhizat, para, bilgi, diğer girdilere katma değer ekleyerek ürün (mal ve hizmet) adı verilen çıktı haline dönüştürme faaliyeti yürütülür. Bu faaliyetlerin toplamına çevrim adı veriyoruz. Çevrim, iş çevrimleri ve yönetim çevrimlerini kapsar.

Kısaca çevrim tanımlarına bakalım.

Çevrim

       İstenen bir sonucu üretmek üzere yapılan bir dizi işlem ve faaliyete denir.         
       Bir hedefin başarılması için bir araya getirilen ve yönlendirilen bir dizi faaliyete denir.

       Bir sonuca etki eden unsurların bileşimine denir.

       Müşteri tatminini sağlayacak ürün ve hizmeti meydana getiren faaliyetlerin sıralı dizilimine denir.

       Satıcılardan alınan girdileri çıktı haline getiren adım, işlem veya faaliyetlerin sırasına denir.

Kısaca bu tanımlardan hareketle daha ayrıntılı bir tanım yapmak ta mümkündür.

Çevrim, bir ürün veya hizmet meydana getirmek için gerekli olan girdileri istenen başka bir hale, katma değer veya katma fayda ekleyerek değiştirmek veya dönüştürmek üzere uygulanan adımlar, işler veya faaliyetlere denir.

Çevrimi olmayan mal ve hizmet , mal ve hizmeti olmayan çevrim olmaz.
James Harrington

Değişiklik olsun diye, hepimizin pek yabancısı olmadığımız bir yemek tarifi yapalım.

Patlıcan Sarma [i]

Corc, akşama gelecek misafiri için patlıcan sarma yapmayı düşünür. Uzun zamandır yapmamıştır. Hemen defterini çıkarır ve tarifin yapıldığı sayfayı bulur. İki kişilik patlıcan sarma için bir patlıcan, iki çorba kaşığı margarin, iki diş kıyılmış sarımsak, iki adet küp doğranmış domates, 100 gram beyaz peynir, iki yemek kaşığı un, biraz dolmalık fıstık, tuz, karabiber ve maydanoz gereklidir.
Evde yeterli malzemesi vardır. Mutfakta da her türlü pişirme teçhizatı bulunmaktadır. Dolaptan nispeten küçük bir tane seçer. İri patlıcanların içindeki lignin maddesi fazla olduğu için pişirerek yumuşamayacağını ve küçük patlıcanların daha körpe ve çekirdeksiz olduğunu bilmektedir. Patlıcanı soymadan, boyuna ince ince dilimler ve tuzlu suya koyar. Sarımsağı ayıklayıp, kıyar. Margarini tavada kızdırdır ve patlıcanların iki yüzünü hafifçe kızartır. Kalan yağı ve domateslerin yarısını tavada yumuşatır. Pişen domateslerin üzerine un serper, kısık ateşte bir dakika pişirip ateşten alır. Beyazpeynir, dolmalık biber, maydanoz, sarımsak, tuz ve biberi ayrı bir kapta iyice karıştırır. Karışıma pişirdiği domatesleri ekler ve kızarmış patlıcan dilimlerinin ortasına koyup rulo yapar. Üzerine ayırdığı domatesleri ve fıstıkları koyup fırında 200 derecede 20 dakika pişirir. Nefis bir yemek ortaya çıkmıştır.

Corc’un pişirdiği patlıcan sarma, tipik bir çevrimdir.

Çevrim tanımına paralel olarak çevrim kavramının içinde yer alan diğer temel kavramları tanımlayalım. 

Çevrim haritası
Bir çevrimin adımlarının bir akış şeması halinde grafik şeklinde gösterilmesidir. Patlıcan sarma yemeğinin baştan sona her adımını birbiriyle bağlantı kurarak çıkarmak mümkündür.

Çevrim girdisi
Bir çevrimi başlatmak, yürütmek ve sürdürmek için gerekli malzeme, insan gücü, makine ve teçhizat, para, metot, bilgi, çevre şartlarıdır.

Satıcı
Çevrime girdileri sağlayan kişi(ler) ve kurum(lar)dır. Patlıcan sarma halinde patlıcanı alınan manav, yağ, peynir ve diğer malzemenin alındığı bakkal, kullanılan elektriği sağlayan elektrik idaresi, kullanılan suyu sağlayan sular idaresi veya tüp su satıcısı, vb gibi kişi ve kurumlar satıcı rolündedir.

Birincil çevrim
Bir çevrimdeki ana - temel adımlarıdır. Patlıcan sarma halinde malzeme temini,  ön hazırlık, pişirme ve sonra servis birincil çevrimleri oluşturur.

Alt çevrim
Bir çevrimi oluşturan destek, tali, ikincil çevrimlerdir. Bir çevrim genellikle çok sayıda alt süreçlerden oluşur. Satın alma çevriminde eksik malzeme listesi yapılması, bunların alınması, parasının ödenmesi, eve taşınması gibi alt çevrimleri vardır.

Adım
Bir çevrimdeki her bir işleme, adım denir. Birden fazla işlem aynı adım içine konmaz. Örneğin, teslim alma ve rafa yerleştirme işlemleri iki ayrı adımdır.

Paralel adımlar
Aynı zaman diliminde - eş anlı yapılan adımlardır. Patlıcan sarma halinde domatesleri doğrarken yağı kızgın hale getirme birbirinden bağımsız olarak yapılabilen iki paralel iştir.

Çevrim sınırları
Bir çevrimin ilk ve son adımlarıdır. Patlıcan sarma halinde yemeği yapma kararı ile son lokmanın yenmesi çevrimin sınırlarını oluşturur.   

Çevrim kalitesi
Çevrimin ve çıktısının kullanıma uygunluğudur.

Çevrim şartları
Çevrimin tasarımında ve işleyişinde dikkate alınacak müşteri ihtiyaç, istek ve beklentileridir.

Çevrim standardı
Çevrimin işleyişinde ve çıktısını ölçmek için kullanılan kesin, ölçülebilir, seviye, miktar ve değer özelliklerini gösteren ifadelerdir. 

Çevrim süresi
Bir çevrimi baştan sona tamamlamak için geçen zamandır.

Beklenen toplam çevrim süresi
Bir çevrimin tamamlanması için planlanan süredir.

Gerçekleşen çevrim süresi
Bir çevrimin fiilen veya gerçekte aldığı süredir.

Katma değer adımı
Müşteri tatminin artıran, eksik olduğunda müşterinin farkına vardığı, müşterinin para vermeye razı olduğu çevrim adımlarıdır.

Kontrol adımı
Objektif standarda göre kabul veya ret kararının verildiği adımdır.

Çevrim çıktısı
Çevrim tarafından meydana getirilen ürün ve hizmettir.

Müşteri
Çevrim çıktısının verildiği bir sonraki kullanıcı kişi(ler)dir.

Çıkar sahibi
Satıcı, müşteri ve çevrim sahibi dışında çevrimden çıkar sağlayan kişi(ler)dir.

Çevrim sahibi
Çevrimin yürütülmesinde yetkili ve sorumlu olan her kademedeki çalışandır.

Çevrim katılanı
Çevrimin yürütülmesinde fiilen görev alan tüm çalışanlardır.



Alafrangası

“La Kazık” adlı lüks bir Fransız lokantasına gidersiniz. Dış kapıda bir kişi sizi önce bir süzüp cebi paralı müşteri olduğunuza kanaat getirdikten sonra kapıyı açar. İçeri girip, geçkince berbat makyajlı bir madamın mumya gibi oturduğu vestiyere palto ve mantolarınızı bırakırsınız. Şık giyimli bir maitre d’hotel sizi antrede karşılar. Yerinize oturttuktan sonra size hizmet edecek servis ve şarap garsonunu size tanıtır, saygı ile iyi bir akşam geçirmenizi diler.
Kaç kişi görüyorsunuz ? - kapıdaki bodyguard bir, madama iki, maitre üç, servis garsonu dört, şarap uzmanı beş. Görünmeyen, arkada çalışan, en az yirmi beş kişi daha var.

Alaturkası

Meşhur köşebaşı “Bufalo” kebapçısına gidersiniz. “Abi, hoş geldin” diye kaldırımdan müşteri kaldırmak işleviyle görevli çığırtkan, sizi kaldırımın ortasında kapar. İçeride siyah elbisesi ve kravatından şef olduğunu tahmin ettiğiniz birisi size lütfen yer gösterir. Sevimsiz bir garson derhal başınıza dikilir. Siparişleri masaya kadar garson servis yapsın diye getiren çocuk yaşta bir komi şaşkın şaşkın etrafta koşturur. Patron hesap kaçmasın diye gözleri fıldır fıldır kasada oturur. 
Kaç kişi görüyorsunuz ? – kaldırım fedaisi, bir; şef, iki; garson, üç; komi, dört; patron, beş. Görünmeyen, arkada çalışan, en az yirmi beş otuz kişi daha var.

İster kurbağa bacağı ile salyangoz satan elegan Fransız lokantası olsun, ister kokuşmuş eti aşırı pişirip, baharatla karıştırıp somun düşmanı müşteriye kakalayan kebapçı olsun hepsinde ön tarafta hizmet verenle arkada hizmeti hazırlayan birileri var. Bir çok hizmette gördüğümüz çalışan sayısı, gerçekten üretimi yapan çalışan sayısının sadece küçük bir oranı.

Bir hizmet sunuşunda “Maço” hali vardır. Müşteri ile hizmet sunucusunun artist veya aktörü hizmet mekanında karşılaşırlar. Bu müşteri ile kuruluşun ön saflarında çalışanının gerçekle karşılaştığı andır. Bu ön saftaki çalışan müşteriyi göğüsledikten sonra istek, ihtiyaç, beklenti ve önceliklerini arkaya yani geri plandaki çalışana iletir. Bu çalışanın arkasında da destek mahiyetteki donanım ve yazılımdan oluşan sistem veya operasyon vardır. Bu paragrafta koyu italik yazılan sözcüklerin baş harflerinden oluşan “Maço” hali her kuruluşuna uygulanabilir.

Herkes tarafından malum bir hizmet işletmesi türünü olan bir lokanta örneğini seçip burada kısaca ele alalım.

Bir lokantanın günlük çevrimi şu alt çevrimlerden meydana gelir. (Bu açıklama bir örnek olarak verilmiştir, çevrimin adı ve sırası tasarım girdilerine göre değiştirilebilir)

Ön hazırlık – açılış çevrimi
Müşteri kabul – karşılama çevrimi
Sipariş alma çevrimi
Siparişin mutfağa verilmesi yiyeceğin alınması çevrimi
Müşteriye sunuş çevrimi
Boş toplama çevrimi
Hesap alma ve uğurlama çevrimi
Günün değerlendirilmesi çevrimi

Her çevrimin alt süreçlerini de söyle sıralayabiliriz:

Ön hazırlık – açılış çevriminin alt çevrimleri
       Mekan temizliği alt çevrimi
       Servis malzemesi temizliği alt çevrimi
       Kuver atılması (servis takımlarının yerleştirilmesi) alt çevrimi
       Yiyecek büfesi tanzimi alt çevrimi
       Oturma düzeni kurma alt çevrimi

Müşteri kabul – karşılama çevriminin al çevrimleri şunlardır:
       Rezervasyon alt çevrimi
       Servis sunucularıyla (garson, aşçı, kasiyer vb) servis öncesi son talimat toplantısı alt çevrimi
       Kılık – kıyafet – temizlik kontrolü alt çevrimi
       Müşterilere yer gösterme alt çevrimi

Sipariş alma çevriminin alt çevrimleri
       Müşteriye yiyecek ve içecek listesinin sunma alt çevrimi
       Günün özel yiyeceklerine göre öneride bulunma alt çevrimi
       Bilgilendirme – açıklama – yönlendirme alt çevrimi
       Siparişin kaydının alınması alt çevrimi

Yiyecek siparişin mutfağa verilmesi yiyeceğin alınması çevriminin alt çevrimleri
       Siparişin mutfağa geçilmesi alt çevrimi
       Özel isteklerin iletilmesi alt çevrimi
       Hazırlananların bildirilmesi ve alınışı alt çevrimi
       Taşıma alt çevrimi

Müşteriye sunuş ve boş toplama çevriminin alt çevrimleri
       Müşteriye takdim alt çevrimi
       Boş toplama alt çevrimi
       Başka istek sorma çevrimi

Hesap alma ve uğurlama
       Hesabın hazırlanması alt çevrimi
       Hesabın sunulması alt çevrimi
       Bedelin alınması alt çevrimi
       Fatura / kasa fişi / para üstü verilmesi alt çevrimi
       Teşekkür ve uğurlama alt çevrimi

Günün değerlendirilmesi çevriminin alt çevrimleri
       Kasa hesabının tutturulması çevrimi
       Kapanış işlemleri alt çevrimi

Görüldüğü gibi bu çevrimlerin bir kısmına müşteri bizzat katılmakta diğer kısmına katılmamaktadır. Çevrim tasarımında bu özelliğe dikkat etmek hataları sistem – insan arasında paylaştırmakta kolaylık sağlar.


Patates soyulur, domates doğranır, kabak oyulur, dolma doldurulur, sigara böreği sarılır, karpuz kesilir, fasulye ayıklanır, ekmek dilimlenir, havuç rendelenir. Bir dünya düşünün ki, domates ayıklanıyor, ekmek rendeleniyor, sigara böreği soyuluyor, kabak sarılıyor, havuç oyuluyor...

Bir alt çevrimdeki en küçük birime işlem denir. İşlem bir fiil ile ifade edilir. Örneğin – kabul etme, ayırma, sınıflandırma, ayıklama, sıkıştırma, çevirme, inceleme, birleştirme, taşıma, takma, verme, etiketleme, bakım yapma, onarma, ölçme, sayma, seçme, toplama, temizleme, muayene etme, gözleme.

Sistem mantığına göre yapılan bir işlemler dizisini şöyle gösterebiliriz.

       Ön kontrol veya girdi kontrol işlemi,
       İş istasyonundaki temel işlem,
       Temel işlem sırasında ara kontrol veya çevrim kontrolü işlemi,
       Son kontrol veya çıktı işlemi,
       Yanlış varsa düzeltici işlem (tamir gibi),
       Yanlış meydana gelmeden yapılmasını durduracak önleyici işlem,
       İşlemi yeniden tekrarlama işlemi,
       İşlemi kayıt işlemi,
       İşi bir sonraki istasyona transfer işlemi,

İşlemleri dört ana boyut üzerinden de düşünebiliriz. süre, miktar, kalite ve maliyet.

İşlem süresi
İşlem, tekrar işlem süresi, düzeltici işlem süresi, fazla çalışma süresi, boşa geçen süre, arıza süresi, bakım ve onarım süresi, diğer nedenlerle bekleme (elektrik kesintisi, işe devamsızlık vb) olarak sınıflandırılabilir.

İşlem miktarı
Adet, uzunluk, ağırlık, hacim diğer ölçülerle ifade edilebilir.

İşlem kalitesi
İşlemin kullanıma uygunluğu cinsinden ifade edilebilir.

İşlem maliyeti
İşlem sonucunu elde etmek için gerekli parasal edinme değeri ile ifade edilebilir.

Bir çevrim bazen birkaç saniyede sona erer, bazen yıllar boyu sürer. Bir bilgisayarın bir matematik işlemi yapması saniyeden çok daha kısa bir süre alır, bir çocuğun eğitimi en az, zorunlu olarak, sekiz yıl sürer. Süre farkı, her ikisinin de birer çevrim olmak niteliğini değiştirmez.

Kısaca her şey bir çevrimdir. İşe gidiş geliş, bankadan para çekmek, tatile çıkmak veya seyahat etmek, bakkaldan alış veriş etmek, fatura veya vergi ödemek günlük yaşantımızdaki zorunlu olarak başımıza gelen ve başa çıkmamız gereken çevrimlerdir. Bazı çevrimlere ise yaşantımızda bazen “bir kere yaşarız” - örneğin lise diploması almak - bazı çevrimleri ise “hiçbir zaman yaşamayabiliriz” - uzaya yolculuk gibi.

Her şeyin bir çevrim olmasından daha önemlisi, her şeyin bir çevrim gibi düşünülmesi, görülmesi, analiz edilmesi ve iyileştirilmesi olmalıdır.

Bir kuyrukta beklerken aklımıza beklemek için harcadığımız zaman, yapmamamız gereken diğer işlerimiz, işlemi yapacak kişilerin yavaş çalıştığı ve diğer bir sürü olumsuzluk gelir. Olumsuzlukları aşmak için analiz yapmadan kısa yoldan kendimize uygun çözümcü önerileri savurmaktan çekinmeyiz. Bu şikayet ve öneriler aynı derdi paylaşan kişiler arasında çok sayıda yandaş da bulur. Ancak kuyruktan çıktıktan sonra bir daha ki kuyrukta yaşayacağımız çileyle yeniden karşılaşana kadar geçen süre içinde bunları düzeltici veya önleyici herhangi bir girişim yapmayız. Bunun yerine bir sonraki kuyrukta daha erkenden ofluyarak, pofluyarak, daha çok ses çıkararak daha tecrübe sahibi bir kişilik sergilemeyi çok iyi beceririz.

Biz kuyrukta beklerken masanın öbür tarafındaki işlemi yapan (hizmeti sunan) kişiler kalabalıktan, işlerin yoğunluğundan ve yorgunluktan şikayet ederler ancak acaba bu çevrimi “Daha az beklemeye yol açacak, daha az yorgunluk yaratacak bir şekilde yeniden düzenleme yapılabilir mi?” diye düşünmez. Bu kişiler kaderine razıdır, karşı taraf da razı olmalıdır. Çoğu kez bu herkesin hayatını kolaylaştıracak iyileştirmeleri yapabilecek güç olarak ya kanun yapıcı ya da bir başka yüksek otorite müdahalesi beklenir. İyileştirme becerilemeyince, üstüne bir battaniye atıp saklamak üzere, konu saptırılarak dış mihrakları suçlama haline bile dönüştürülür. 


Çevrimlerin verimli ve etken olması için uygun bir tasarlama yolu bulmak gerekir. Burada oturtulduğu tabana göre yapılabilecek başlıca üç tasarım şeklini anlatmak istiyorum. Uygulamada her üç yöntemin bir arada kullanıldığı görülmektedir.

Sorun tabanlı tasarım

Temelinde karşılaşılan bir sorun yer alır. Sorun varsa çözümü çevrimde olabilir mi? Çok yaygın kullanılan bir yöntemdir. Tepkisel bir davranıştır. Tekerlek kırıldıktan sonra yol göstermeye benzer. Herhangi bir sorun ele alınarak o sorunun ortadan kaldırılması için gerekli analiz yapılır. İzlenecek adımlar şunlardır:

       Sorun – aksaklık belirlenir.
       Sorun veya aksaklığı maliyet hesabı yapılır. Bazen aksaklığı düzeltmek astarı yüzünden pahalı duruma gelebilir.
       Herhangi bir düzeltici işlem yapılıp yapılmadığı incelenir.
       Sorunun çevrimdeki konumu incelenir.
       Kök neden araştırması yapılır. Ortalık yerde görünen veya gösterilen neden ile kök nedenin birbirinden farklı olduğu durumlara çok rastlanmıştır.
       Çözüm seçenekleri geliştirilir.
       Diğer çevrimlere olan yan ve çapraz etkileri el alınır.
       En uygun tercih yapılır.
       Sahaya inilip çözüm tercihi uygulanır.
       Alınan sonuç ölçümlenir – gözlemlenir.
       Başka ölçüm ve yerlerle kıyaslama yapılır.
       Periyodik aralıklarla gözden geçirilir.


Sıfır tabanlı tasarım

Herhangi bir tasarım örneğine bakılmadan, çevrimin nasıl olması gerektiği düşünülür. Çevrim konacak prensiplere göre sanki ilk kez yapılacakmış gibi sıfırdan tasarlanır. İzlenecek adımlar şöyle sıralanabilir:

       Mal ve hizmet olarak istenen çıktılar belirlenir. Çıktılar şunlar olabilir - Ürün ve hizmet, müşteri memnuniyeti, çalışan memnuniyeti, karlılık, pazar payı, pazar geliştirme, tekrar müşteri, ürün geliştirme, diğer

       Bu çıktıyı sağlayacak olan girdiler belirlenir. Girdiler şöyle sıralanabilir: İnsan kaynakları, mali kaynaklar, makine ve teçhizat, yöntem, bilgi, çevre koşulları, diğer

       Girdileri çıktı haline çevirecek dönüşüm çevrimi belirlenir. İş çevrimleri - Dönüşüm çevrimi ana iş çevrimleri, yardımcı iş çevrimleri ve yönetim çevrimleri olarak ayrılabilir:
Ana iş çevrimleri - Satın alma, üretim, pazarlama, diğer
Yardımcı iş çevrimleri - İnsan kaynakları, bakım ve onarım, dokümantasyon, finansman, araştırma ve geliştirme, diğer
Yönetim çevrimleri – Planlama,  organizasyon, yürütme, kontrol

Gözden geçirme tabanlı tasarım

Herhangi bir işleyen çevrim periyodik olarak ele alınır ve eldeki verilere göre iyileştirme yapmak üzere tasarım yenilemesi yapılır. Bu yaklaşım,da izlenecek adımlar şunlardır:

       İncelenecek çevrim tespit edilir
       Çevrimin işleyişine ilişkin veriler bulunur
       İşleyişin sanki oluyormuş gibi sanal tekrarı yapılır
       Bundan elde edilen veri analizi yapılır
       Önce iyileştirilebilecek alanlar belirlenir
       Sonra iyileştirme önlemleri belirlenir
       Artı-eksi-ilginç yanlar belirlenir
       Diğer çevrimlere etkileri araştırılır
       en uygun çözüne ilişkin karar verilir
       Denenir-gözlemlenir-ölçülür
       Kontrol edilerek uygunluğu saptanır.
       Standart haline getirilir.

Bir çevrimin yönetilmesi için bazı şartların sağlanması gerekir.

       Kritik (birincil) çevrimleri tanımla.
       İkincil (alt) çevrimleri tanımla.
       Çevrimleri adlandır.
       Çevrimlerin amaçlarını belirle.
       Çevrim içerik (girdi - dönüşüm - çıktı) tespiti yap.
       Çevrimlerin sınırlarını tanımla.
       Diğer çevrimlerle etkileşim ve yüzleşim adımlarını belirle.
       Çevrim kontrol adımlarını belirle.
       Çevrim performans (verimlilik+etkenlik) ölçütlerini tespit et.
       Çevrim sahip ve katılanlarını belir.
       Çevrimi işlet ve veri topla.
       Çevrim iyileştirme çalışmaları yap.
       Çevrimin gözden geçir ve değerlendirmesini yap.



Çevrim tasarımının ilk adımı “7” temel soruyu sormakla başlar: ne?, niçin?, nasıl?, ne zaman?, nerede?, kimle? ve hangi araçla?

Hizmetkarım var!

Altı adet dürüst hizmetkarım var. (Bana bildiğim her şeyi onlar öğretti)
Adları “NE” ve “NİÇİN” ve “NE ZAMAN” ve “NASIL” ve “NEREDE” ve “KİM”?
Rudyard Kipling

Kipling, hizmetkarları arasına hangi sorusunu muhtemelen cevabını nasıl sorusu içinde verildiği için eklememiştir. İş yaşamında bu bileşimin çok açık olmaması sonucu biz yedi soruyu temel kabul ettik.

İkinci adım yönetimin yapılması için gerekli olan fonksiyonları belirleyerek atılır: Planlama, Uygulama, Doğrulama, Düzeltme, Raporlama ve Değerlendirme.

Bu beş işlev aslında Shewhart çevrimi veya Deming çevrimi[ii] adı verilen, veya Plan – Do – Control – Act sözcüklerinin baş harflerinden oluşan PDCA kısaltması ile bilinen

       Planla 
       Uygula
       Kontrol et 
       Önlem al 

işlevlerinin (bu kavramların baş harfleri alınarak meydana getirilen PUKÖ sözcüğü ile de bilinir) zenginleştirilmiş halidir.

Ben bu çevrimin adımlarını

       Öngör,
       Yap,
       Karşılaştır,
       Üstesinden gel.

diye sıralıyor ve kısaca kolayca hatırlansın diye baş harfleri yan yana alarak ÖYKÜ adını veriyorum.

Üçüncü adımda beş yönetim işlevi ile ilgili altı soruyu sormak ve cevaplarının yazmaktır.  Örnek olarak planlama ile ilgili sorulara bakalım:

Hangi soruları sormam gerekir?
Çevrim tasarımında planlama ile ilgili sorular:

       Ne planlanacak,
       Niçin planlanacak,
       Nasıl planlanacak,
       Ne zaman planlanacak,
       Nerede planlanacak, 
       Kimin katılımıyla planlanacak, 
       Hangi araçla planlanacak.

Bu sorulara tatminkar yanıt verilebiliyorsa tasarım tam olmuştur. Eğer eksik varsa o soruların yanıtlarını bulmak yerinde olacaktır. Nasıl olsa birisi “onu - şunu - bunu” yapar diyerek düşünmek yanlıştır.

Herkes, Birisi, Herhangi birisi ve Hiç kimse

Günlerden bir gün yapılması gereken önemli bir iş varmış ve HERKES, BİRİSİ tarafından bu işi yapacağını biliyormuş. Bu işi HERHANGİ BİRİSİ yapabilirmiş, fakat HİÇ KİMSE yapmamış. BİRİSİ, HERKES tarafından yapılabilecek bir işin yapılmadığını öğrenince çok öfkelenmiş. HERKES, HERHANGİ BİRİSİnin işi yapabileceğini düşündüğü halde HİÇ KİMSE, BİRİSİnin bu işi yapmayacağını aklına getirmemiş. Sonuçta BİRİSİ, HERKESe işi yeniden anlatmış, çünkü HERHANGİ BİRİSİ tarafından yapılacak işi HİÇKİMSE yapmamış.
Anonim söz
           
Mevcut çevrimimi yazayım yoksa ideal çevrimimi  yazayım ?
Şu anda nasıl yaptığımı mı yazayım yahut ta bunun böyle olması gerekir diye mi yazayım ? Ben en iyisini biliyorum ama yapmıyorum. Burada uygulanacak olan kural -  “Yaptığını yaz, yazdığını yap, analiz yap ve iyileştirtir.”

Ne kadar ayrıntıya gireceğim?
Beş yıldızlı otellerin önde gelenlerinden birinde, aldığı eğitimi beraber çalıştığı iş arkadaşlarına aktarmak üzere, bir yönetici çalışanları toplayarak müşteriye eşlik etmenin müşteri tatmini üzerine etkilerinden bahsediyor. “Müşteri, örneğin barın yerini sorduysa, ona ‘bar şurada, koridorun sonunda’ demek yerine zamanınız varsa müşteriye barın kapısına kadar eşlik etmek daha uygun bir davranıştır.” diyor. Çalışanlardan biri derhal soruyu patlatıyor: ”Ne yani, adam Tekirdağ’ı sorduysa oraya kadar eşlik mi edeceğiz.?” Bu yaşandığı nakledilen olayda olduğu gibi çevrimin ne kadar ayrıntıya gireceği kullanacak olanların eğitimi kadar disiplini ve bakış açısı belirler.

Adımları nasıl dizeceğim ?
Çevrimlerde adımların dizilişinde herhangi bir yöntem yoktur. Ancak işlemlerin eş anlı veya ardışık olduğuna dikkat edilmelidir. Eş anlı işlemler, paralel veya diğerinden bağımsız meydana gelen işlemlerdir. Ardışık işlemler, sıralı veya biri bitmeden diğerinin başlamadığı, diğerine bağımlı işlemlerdir.

Tasarımın başarılı olup olmadığını nasıl anlayacağım ? 
İlk tasarım yapıldıktan sonra uygulama sonucu gözlem ve veriler derlenerek şu sorgulama yapılabilir:

       Gereksiz adımlar - Hangi adımlar gereksiz yere fazladan atılıyor? 
       Eksik adımlar - Hangi adımlar eksik?
       Katma değer yaratmayan adımlar - Hangi adımlar müşteri tatminini azaltmadan çıkarılabilir ? Müşteri hangi adımlara para ödüyor veya ödemek istiyor ?
       Sorunlu adımlar - Birleştirilecek veya birbirinden ayrılacak adımlar var mıdır?

Alet çantasında yedi hizmetkarını taşıyan yolcu yolda kalmaz, kalanlara yardımcı olur. 


Tavuk fırlatma çevrimi [iii]

Dünyaca bilinen bir uçak motoru imalatçısında prototip uçak motor imal edip, sonra üretilen bu motorlar değişik dayanıklılık testlerine tabi tutulur. Yıllardır testleri, hepsi doktoralı, onar yıllık deneyimli, yılda beş sıfırlı dolar maaş kazanan mühendisler tarafından yürütülür. Testlerde, özel olarak yetiştirilen gözleri görmeyen tavuklar kullanılır. Denenecek motor bir laboratuvar ortamında çalıştırıldıktan sonra mühendislerin bir kısmı karşıya geçip tavukları motora doğru atar. Diğer mühendisler de bu işlemin motor üzerindeki etkilerini incelerler. Test sonunda oluşan pisliği de komşu Meksika’dan Amerika’ya kapağı atan göçmen işçiler temizlerler. Günlerden bir gün çevrimi iyileştirin diye bir emir alırlar. Bu talimat üzerine yaptıkları araştırma sonucunda yüksek ücret ödenen mühendislerin tavuk fırlatma işinde kullanılmaması yerine katma değeri daha fazla olan işlere yönelmeleri düşünülür ve bir iyileştirme önlemi olarak tavukları göçmen işçilerin atmasına karar verilir. Ne de olsa basit bir iş. Bu işleri pahalı mühendisler yerine asgari ücretlilere yaptırmanın firmaya getireceği karı düşünülür. İşler bir müddet iyi gider, göçmen işçiler verilen yeni sorumluluktan memnun, ciddi bir sorumluluk üstleniyorlar, işlerinde dikkatliler ve sonunda ne de olsa başkalarının değil kendi yaptıkları pislikleri temizlerler. Yeni sorumluların bilgisizliğinden dolayı yeni sipariş verilmediği için günlerden bir gün test yapılan tavukların stokları tükenir. Meksikalı göçmen ustabaşı tavukları her zaman üreticiden ısmarlayacağı yerde işe gelirken her zaman uğradığı süper marketten temin etmeyi aklına getirir. “Benim de ciddi bir katkı yapmak zamanı geldi artık!” diye düşünür. Bir düzine donmuş tavuk alır ve motor testini bu kaskatı donmuş tavuklarla yapmayı dener. Test başladıktan sonraki birkaç dakika içinde uğranılan zarar milyonlarca dolar mertebesine ulaşır. Bu fiyasko üzerine motora tavuk fırlatma işi ertesi gün yeniden doktoralı mühendis takımına devredilir.

İyileştirme, bir öncekine göre daha etken ve/veya verimli hale getirmek demektir. İyileştirme yapabilmek için önce mevcut çevrimin işleyişini iyice anlamak, haritasını çıkarmak gerekir.

Burada genel olarak kullanılabilecek değişik iyileştirme yolları sıralanmaktadır. Bu yollardan biri veya bir kaçı, herhangi bir sayı sınırlaması olmaksızın, bir arada kullanılabilir.

Azalt...
Çok sayıda işlem adımı varsa işlem adımlarını azaltmanın yollarını araştır.

Birleştir...
Birbiri ile yakından ilişkili olan adımları birleştir.

Çek...
Beyin hattını[iv] alt katmanlara, aşağılara çek. Beyin hattı bir kuruluşta karar verme yetkisinin hiyerarşi kademesindeki yerini yani beyin ile el ayak kullanımın sınırını gösterir. Beyin hattının üstündekilerden işliyorsa beyinlerini, altındakilerden işlese bile beyinlerini değil sadece el ve ayaklarını kullanmaları beklenir. Bu hat üst düzeyde oluşuyorsa merkezleşme eğilimini, alt kademelere kadar iniyorsa merkezkaç eğilimi vardır. 

Dışarı yaptır...
Bazı adımların maliyet – süre – miktar – kalite dörtlüsünü analiz ederek dış kaynak kullanılarak yaptır.

Ekle...
Bazı adımları bir önceki, bir sonraki veya başka bir çevrime ekle.

Erit...
Çevrimlerin sınırları gözden geçir ve gereksiz olanları erit.

Etüt et ...
Girdilerin ve satıcıların (iş ortaklarını) çevrim bağlantı şemasını çiz ve değerlendir.

Geliştir...
Asgari müşterek yani standart geliştir ve yerleştir.

Göster...
Planlama - Uygulama - Kontrol - Düzeltme çevrimi işlevlerini çevrim haritası üzerinde göster.

Gözden geçir....
Gözden geçirme ve onay adımlarını azalt.

Grupla...
İş istasyonlarını ve işlem adımlarını grupla.

Harita çiz...
Alt çevrimlerin haritasını çıkart.

Harita kullan...
Çevrim sahiplerini ve katılanlarını eğitmek ve alıştırmak için çevrim haritası çizimlerini kullan.

İlişkilendir...
Adımlar, ölçümler arasında ilişkileri kur.

İncele...
Darboğazları incele. Darboğazlar akışkanlığı son derecede olumsuz bir şekilde etkiler. 

Kaldır...
Muayene gereksinimi azalt ve tercih olarak tamamen ortadan kaldır.

Kes...
Katma değer yaratmayan adımları kes, kaldır, veya azalt.

Kısalt...
Hazırlık zamanını kısalt.

Kıyasla...
Kıyaslama, karşılaştırma için çevrim haritası kullan.

Kriter koy...
Kişisel yargıya bağlı veya sübjektif kriterler yerine ölçülebilir objektif kriterler kullan.

Makineleştir...
Bazı adımları makine veya teçhizat kullanımı ile yerine getir.

Nakli önle...
“Transfer” gereksinimini azalt veya kaldır.

Öne al...
Aynı işi iki kez yapmamak için muayene (kontrol) noktalarını ve adımlarını çevrimde ön kısma al veya yerleştir.

Paylaş...
Adımlar arasında kaynak, sonuç, ölçüm gibi neyin, nasıl paylaşıldığı konusunu belirgin hale getir.

Seç...
Her şeyin bir alternatifi vardır. Alternatif adımlar bul, hazırla ve arasından en uygun olanını veya optimal olanı seç.

Sırala...
Adımların sırasını sorgula ve değiştirmeye çalış.

Takım kur...
Çok işlevli takımlar kur.

Tanı ve tanıt...
Başarılı uygulamaları tanı ve tanıt.

Tasarla...
Çevrim zamanı etüdü yap, çevrim zamanını kısaltma yollarını ara.

Paralel düşün...
Paralel adımlar üzerinde çalış.

Tekrarlama...
Tekrar eden adımların tekrarlanmasını önle. 

Topla...
Tüm ilgililerden (satıcı, müşteri, katılanlar) çevrim işleyişi hakkında bilgi topla ve değerlendir.

Yakala...
Yanlışı anında yakalayan en sersem çalışanı bile atlatan teknikler kullan.

Yarat...
Bir pişirimlik irilik yarat. Her kullanımdan sonra arta bir şey kalmasın, bir sonraki pişirim taze olsun. Komşuların birbirini selamladıkları, hal hatır sordukları  eski zamanlarda komşular birbirlerinden bir pişirimlik kahve, şeker, yağ alışverişi yaparlardı.

Yay...
Takım çalışması kültürünü kuruluş içinde her katmana yay ve başkalarınca yaygınlaşmasına yardım et.

Yerleştir...
  Kaliteyi baştan düşün ve işin içine daha ilk baştan yerleştir.


Çevir demek kolaydır ama çevirmek için bazı becerilere ihtiyaç vardır. Hangi becerilere sahip olmak gerektiğine bir bakalım.


Algı – vargı...
Çevrimleri, alt çevrimleri, sistemleri ve olayları algılamak kadar vargı da önemlidir. Vargı, varılan nesne, bilgi veya yerler, her şeyden çıkarılan bir sonuçlar dizisidir. Yargılama, bu sonuçlara göre karar verme, aralarından birini veya bir kaçını seçmedir. 

Belgelendirme...
Çevrimleri kontrol altında tutabilecek ölçüde raporlama ve dokümantasyon yapmak gerekir.

Bütünü görmek...
Çevrimin bütününü görmek, parçalara ayırmak ve parçalar arasında neden-sonuç ilişkisini kurabilmek gerekir.

Dışa vurum...
Hevesini, diğer çevrim katılanlarına, tutumu ve davranışı ile sergilemek gerekir.

Düzen...
Her zaman organize bir iş istasyonuna sahip olmak fayda sağlar.

Sonuçların görünürlüğü...
Sonuçlar belirgin olarak görülebilecek şekilde ortaya konmalıdır.

Öğreticilik...
Dinleme ve açık anlatım ile güçlü ve zayıf yanlar anlaşılmalı, tanınmalı ve paylaşılmalıdır.

Sayısallık...
Veri toplamak ve analizi için sayılara yakın durmak, haşır neşir olmak ve sayılarla çalışmak ihtiyacı açıktır.

Tartma ve çözme...
Çevrimlerle ilgili olsun kişiler arası olsun sorunları etkili tarzda tartmak ve çözmek becerisi gerekir.

Ulaşılabilirlik...
Çevrim içindeki kişiler kolayca ulaşılabilir olmalıdır.

Yaratıcılık...
Seçenek geliştirme ve tartma becerisi gerekir.

Zamanlama... 
Öngörü, etkileşim ve tepki ile zaman arasındaki bağı oluşturmak ve kullanmak gerekir. 

Sessizlik, lütfen!

Avustralya Açık, Fransız Roland Garros, İngiliz Wimbledon gibi dünyanın sayılı tenis turnuvalarında maç sırasında oyuncuların başarılı bir hareketi karşısında seyirciler alkış tutup, bağrıştıklarında hakem tarafından “Lütfen sessizlik! diyerek uyarılır ve sessizlik hakim olana kadar servis atılmaz. Bu sessizlik ihtiyacının nedeni kibarlık değil zamanlama sorunudur. Bir oyuncu karşı ilk hareketini karşı oyuncunun topa vuruşlarını duyarak yapar. Topa vurulduğu anda sesi saniyede 340 metre, saatte 1224 kilometre ile karşı sahaya geçer. Ses saatte 1224 kilometre hızla karşı korta geçerken top ise servis atanın topa vuruş hızına göre yaklaşık saatte en çok 150 - 200 kilometre hızla karşı sahaya doğru hareket eder. Böylece ses ile topun gelmesi arasında 8 - 10 kat zaman vardır. Oyuncu sessizlik olmadığı takdirde vuruşu duymaz ancak topun gelişin göre hareket eder ve konsantrasyonunu kaybeder.


Prototip veya modeller yardımıyla sistemlerin başına gelebilecek musibetleri anlamak kolaylaşır. Sistemlerin karşılaşabilecekleri tipik sorunları önceden kestirmek mümkündür.  Bu sorunların bir kısmı sorun çözme ile ilgili, diğer bir kısmı da kaynak tahsisi diğerleri de büyüme ile ilgilidir. 

Geri tepen çabuk veya şipşak çözümler...
Arazları düzelterek kısa vadede başarılı olan çözümler o an için zırıltıyı keser ama uzun dönemde onarılmaz tahribat yapar. Geçmişte başarılı olan bir çözüm kök nedene inmedikçe gelecekte de başarılı olacağı garantisini vermez. Gacırdayan kağnı tekerleğine dökülecek su bir süre için gacırdamayı durdurur, her seferinde bu yola başvurulması sonucunda tekerleği metal kısmı paslanır ve bir daha çalışmaz hale gelir. Dolapdere imalatı bir aracın güvenirliği yoktur.

Müşterekler trajedisi veya paylaşarak batma veya çökme
Ortaklaşa kullanılan kaynaklara ulaşım kolaylaştırıldığı, sınırlanmadığı veya kaynak bir türlü kendi kendine veya müdahale ile yenilenmediği takdirde kullanıcılar kendi çıkarlarını toplumsal çıkarların önüne yerleştirerek, bu kaynağın bir süre sonra çökmesine ve kendileri dahil herkesin zarar görmesine neden olur. Orman odun yakmak, arazi kazanmak için kesilince, yerine yenisi eklenmeyince kuraklık olur ve herkes zarar görür.

Bir yapana iki yaparım tırmandırması...
Diğer adı düşman kardeşler olarak ifade edilebilir. Kimileri, ortaklık yapacakları işlerde pastayı büyüyerek kendi paylarına düşeni artırmak yerine zamanla aynı kaynaktan daha çok pay almak için birbirlerini yerler. Ortak iş girişimlerinde, çapraz fonksiyonel takımlarda, sendika– işveren, alıcı satıcı arasındaki ve aile içi ilişkilerde kavga, gürültü, intikam duygusu, üstün olduğunu ispatlama kaygısı olur ve her taraf karşıyı düşman belleyip diğerinin kuyusunu kazmaya başlar, sonunda kazdığı kuyuya kendi de düşer. 

Semeri başkasına yüklemek...
Günübirlik kriz kahramanlarının yamalama veya yangını söndürme tabir edilen kısa vadeli başarıları uzun dönemde yapılabileceklerin göz ardı edilmesine neden olur. Her seferinde nasılsa biri çıkıp kurtarıcı rolünü oynadığı için bilgisizliğinden, kaderciliğinden veya zahmete katlanmadığından ötürü kimse uzun dönemde kalıcı çözümler üretmeye kimse yanaşmaz. 

Başarının sınırı vardır. Kol mesafesindekileri toplama...
En kolay ve ayan beyan olanlarla işe başlamak kolaydır. Daha sonra daha derin bilgi, işbirliği, araştırma ve geliştirme bekleyen konular zor geldiği için başarı oranı zaman içinde önce yavaşlar, duraklamaya döner, sonra aşağı doğru gitmeye ve hızla çakılmaya varır. Süngeri suya batırırsanız ve dışarı çıkarırsanız bir süre süngerden dışarı su akar. Sünger taşıyacağı kadar suyu muhafaza eder, fazla suyu dışarı salar.    

Bal tutan parmağını yalar
Başarı gösteren daha çok başarı gösterir zira başarı göstermesi için yeterince kaynak (mali, insan, teknoloji vb) tahsis edilir. Bu başarıyı göstererek kendisine daha da fazla kaynak tahsis ettirir ve gelecekte başarılı olması için daha fazla imkan yaratır. Daha az kaynak tahsis edilenin başarısı daha az olduğu için ona daha az kaynak tahsis edilir böylece başarısızlığı için zemin hazırlanır.

Rüzgarda yaprak misali uçuşmak
Asıl amaçtan kopmak söz konusu olabilir. Dikkat kuruluş amaçlarından başka yerlere çekilerek asıl amaçtan uzaklaşmaya başlanır.    

Bakarsan bağ bakmaz isen dağ olur
Büyümenin sınırına gelinmeden önce herhangi bir önlem alınmaz ve sorunlar çıkmaya başlar. Yenilenme ve ek kapasite yaratılmadığı için önceki standartlardan ödün verilmeye başlanır. Bu kısır döngü şeklinde yatırımın daha da kısılmasına yol açar. Zaten başarılı olamayacağını baştan biliyorduk edebiyatı ile başarısızlığa kılıf uydurulur.

Şöyle bir etrafa bakıp, acaba hangi sistemde hangi çıkmaza düşülmüş bakmak bu prototipler yardımıyla daha kolayca yapılır. Prototipler yardımıyla çevrimlerde başa gelebilecek bazı çıkmazları öngörmek toplam kaliteye olumlu katkı yapar.


2000 yılının Aralık ayı başında Hong Kong’da en çok satan kitaplar listesinde başı çeken “Inquiry Into the Nature and Causes of the The Wealth of Nations”, Türkçede bilinen kısa adıyla Milletlerin Serveti, Çince adıyla Guo fu lun” adlı eserinde Adam Smith[vi] yazdığından beri işbölümü kuruluşların günlük yaşantısına bir daha ayrılmayacak şekilde katıldı. Önce işbölümü yapalım uzmanlaşalım deniyor sonra ne yapıp edelim de bu uzmanlaştırdıklarımızı bir araya nasıl getiririz yani nasıl koordine ederiz endişesi yaşanıyor. Bu zor işi yapanlar ne yaptıklarını görmek için de organizasyon şeması adı verilen bir şeklinden yararlanıyorlar.

Organizasyon şeması, en şekil basit haliyle bir yığın birbirine çizgilerle bağlanmış kutucuklardan oluşur. Çevrimler, kuruluşlarda, işte bu kutulara itina ile yerleştirilmiş yönetici ve çalışanlardan geçer. Organizasyon kuramcı ve uygulayıcıları kutuları çok severler. Değişik boy ve ebatta kutlar imal ederler ve bunları değişik şekillerde üst üste, yan yana istif yaparlar.

Kutuların içine önce o kutuda oturacak kişinin unvanı, hemen altına o kutuyu şu anda işgal eden kişinin adı yazılır - 

       Genel Müdür – Sn. Tepeden Bakan,
       Pazarlama Direktörü – Sn. Sattım Gitti

gibi. 

Bu kutuların aralarına yatay, dikey ve çapraz kesikli, sürekli çizgiler çekilir. Bu çizgiler kim kime bağlıdır onu gösterir. Dikine çizilen çizgiler emir komuta hattını, yatay çıkmalar ise kurmay hattını ifade eder.

Üstteki kutular az sayıda olduğu için ehemmiyetli aşağıdaki kutular ise çok sayıda oldukları için daha önemsizdir. Piramidin en tepesi, müşteriden en uzak ama  patron veya mal sahiplerine en yakın, en tehlikeli ama çok para veren ve imkanları pek de bolca olan mutena bir semttir. En alt basamak ise patronun veya en tepedeki mümtaz kişinin paralar çarçur edilmesin diye bakmak üzere uğradığı, müşteri ile temasın cereyan ettiği sıkıntılı bir yerdir.

Yedi katlı düğün pastası gibi görünen şemalar bazen tersine çevrilip Ey müşteriler patron sizsiniz! diye müşterinin gözünü boyamak amacıyla, vergi levhası gibi müşterilerin görecekleri şekilde renklendirilip duvara asılır.

Kutularken ve kutuları istiflerken bazı ayırım esasları kullanılır.

Bu iş,

       Satın alma, üretim, pazarlama, insan kaynakları gibi işlevlere göre;
       Bireysel ve kurumsal müşteriler gibi müşterilere göre;
       A, B, C ve D bölgesi gibi coğrafi yerleşime göre;
       X, Y ve Z projeleri gibi projelere göre;
       İzlenen ana çevrimlere göre

yapılabilir veya

       bunların karışımından oluşan bir karma yapı benimsenebilir.

Kutular hazır olunca bu kutularda yapılacak işleri belirlemek için iş tanımları yazılır, burada oturacak kişilerin özelliklerini belirleyen çalışan şartnamesi yazılır. Arada bir değişiklik olsun diye kutulardaki kişiler yer değiştirir – buna iş rotasyonu – devinimi denir. Bir kaç kutudaki işler bir araya getirilerek de iş genişletilir. İş zenginleştirme” halinde öykü bir kutuya emanet edilir, yani her hangi bir kutudaki öngörme, yapma, karşılaştırma ve üstlenme işlevleri aynı kutuda yer alır.  

Bir çok patron kuruluşunda organizasyon şeması çizilmez ama kafalara kazınmıştır. Bu çizmeme çok modern bir esneklik görüntüsü verse de aslında başka ciddi nedenleri vardır:

Hak iddia ederler !
Özellikle patronlar, ileride hak doğurur tehlikesi nedeni ile çalışanlara herhangi bir unvan vermek istenmezler. Bunun sonucunda da doğal olarak organizasyon şeması oluşamaz. Ancak böyle şemasız bir kuruluş içinde herhangi bir sorun yaşanmaz. Çin ordusunda rütbe işareti kullanılmadığı halde herkes rütbeliyi nasıl tanıyorsa, bu kuruluşlarda da rütbeliyi tanıma işlevi hürmetkar bir ambiyans içinde başarı ile sürdürülür.

Unvan kıttır !
Bazen de unvan vermek istenir ama uygun bir türlü uygun unvan bulunmaz. Unvan öyle olmalıdır ki ne uzun, ne kısa olmalı, ne patronu ne de çalışanı rahatsız etmeli. Unvan sıkışıklığı yaşayan bizim kuruluşlarımızda dünyada literatüre girecek kadar önemli bir unvan keşfedilmiştir. Bu unvan Sorumlu unvanıdır. Pazarlama sorumlusu, ambar sorumlusu, gişe sorumlusu gibi. Yetkiye gelince sorumlunun yetkiye ihtiyacı yoktur zira tek ilahi yetkili açık farkla tanımlanmıştır - patron. Yüksek emirlere harfiyen uygulandığı takdirde sorumlu unvanı taşımak sorumluluk dışında hiçbir sorun çıkarmaz.

Çıkmazsa ne olur ?
Arada bir de “çalışanlar kutularından çıkmazlarsa halimiz nice olur!” diye kutulara konmaz. Bazı hallerde mecburen kutuya koymak zorunluluğu vardır ama o kutulardaki iş tanımının altına “verilen diğer işleri yapar” gibi derin anlamlı bir söz ilave edilir. Böylece kutusundan çıkmamaya yelteneceklere karşı ciddi bir tedbir alınır. Ancak bu durum iş tanımının laf olsun diye yapıldığını gösterir. Verilen diğer işleri yapacaksa o zaman niçin uzun uzadıya iş tanımı yapılır kimse bilmez.

Kamu kuruluşlarında kutular çok önemlidir. Kutudaki unvan, kişisel bunalımları aşmakta kullanılabileceği gibi, lojman tahsisi, makam odası ve koltuğu, makam aracı, sosyal tesislerde oturacağı masayı bile belirlemekte kullanılır.

Organizasyon şemalarının çok önemli birkaç işlevine işaret ettikten sonra daha başka ne işe yaracaklarına bakalım.

Organizasyon şemaları

       Kalın ve görkemli bir çerçeve içinde duvara asıldığı zaman güzel durur ve kuruluşa ciddi, değişik bir hava getirir.
       Arada bir, bazı ayrışıkların gözüne yerini hatırlatmak için sokulabilir.
       Haddini aşan azgınlara da  senden büyüğü var, haddini bil” demek için kullanılır.
       Bir çalışana aşması gereken “kat ve katmanları” gösterir.
       “Kutu kapmaca” oyununda göz dikilecek kutuları kolayca bulmaya yarar.
       Duvarın başka bir yerine asılması zorunlu kılınan vergi levhası kadar sahidir.
       Üst kat ve katmandaki kişilerin kasılmasına vesile teşkil eder.
       Eğer şemayı değişmezlerse, çalışan kariyer yolunda tırmanacağı yolların haritasını çıkarabilir.
       Tersine çevirip (baş aşağı asılarak) müşteri sanki en üsteymiş herkes ona hizmet ediyormuş izlenimi yaratarak, müşteri avutma aracı olarak ta kullanılabilir.
 
Bir de organizasyon şemalarının size vermediği bazı bilgiler vardır:

·         Kutudaki kişinin karakteri, eğitim düzeyi, yeme alışkanlıkları,
·         Ona bağlı astlarının özelliklerini,
·         Gerekli sayılan yaş ve tecrübe,
·         Bildiği ve ustalaştığı bilgisayar oyunları,
·         Aile yaşantısı,
·         Hoşlandıkları ve hoşnut olmadıkları,
·         Favori internet siteleri,
·         Sabıka kaydı,
·         Odasındaki pencere sayısı.

Kutuları iyi anlamak gerekir. Kutular çevrime etki dere dolayısıyla çevrim sonunda oluşan sonuca. Çevrimler kutulara hapsedilebilir, kutuların keyfine terk edilebilir, kutular arasında kaybolabilir, kutular arasında havada kalabilir, kutular arasında başı dönebilir, kutu katları arasında inip çıkmaktan yorulabilir, kutular arası savaşların masum kurbanı olabilir, ve kutu bekçilerinin cehaletine yem olabilir.

Sağ salim geldik ya !

Bir seyahat acentesi Dalaman havalimanından Bodrum’daki otellere yabancı turist transferi yapar. Bir otobüs işletmecisi ile taşımayı yapması için anlaşılır. Araç havalimanından yola çıkar ve yola çıktığı haberi ulaşım yerine bildirilir. Mesafe belli yaklaşık varış süresi belli, başlarlar beklemeye. Varış saati gelir, ne gelen var ne giden. Bir saat daha geçer, ufukta kimse yoktur. Bir saat daha geçer, sonra bir saat daha. Zaman uzadıkça endişe ile beraber akla kötü şeyler gelmeye başar. Neyse 4 saat sonra otobüs görünür. Bekleyenler heyecanla sürücüye çıkışırlar “Nerede kaldın, meraktan öldük, öldük dirildik !”. Adam çok sakin, işini başarmanın verdiği keyifle sırıtır, pişkinlik ve biraz da hayretle “Sağ salim getirdik ya daha ne istiyorsunuz?” der. Meğerse yolda Yatağan’dan Bodrum istikametine döneceği yerde sapağı kaçırır ve Aydın, Ortaklar, Söke, Milas üzerinden gelince saatlerce gecikirler.













BEŞİNCİ AYIRIM

PERFORMANS SONUÇ



Araçlarda sürücünün önünde bir gösterge tablosu bulunur. Bu gösterge tablosunda sürücünün aracı sağ salim sürmesi için gerekli görülen sistemin işleyişine ait güncel bilgi bulunur. Yakıt durumunu, yağ basıncını, frenlerin durumunu, motor ısının, motor devir hızını, ve diğer hayati bilgileri içerir. Bu tablodan sürücüye bir aksaklık, yanlışlık, beklenen altında gerçekleşen performans durumu okunur.

Doktora gittiğiniz zaman doktor şikayetlerinizi dinler, gerekli muayeneyi yaptıktan sonra genellikle tanısını koymak veya pekiştirmek için bir dizi laboratuvar tetkiki ister. Bu tetkik kan, idrar, röntgen, ve son yıllarda gelişen teknoloji ile kullanıma giren diğer  Bu tetkiklerden elde edilen verilere göre doktor tedaviye karar verir.   

İşletmelerde de durumun bir türlü izlenmesi gerektiği düşünülmüş ve bir dizi gösterge kullanılmaya başlanmıştır. Bu göstergelerin ortak ifade unsuru olan bir birimle ifade edilmesi gerektiği düşünülerek para seçilmiştir. Bu parasal değerler de bilanço ve kar zarar tablosu adı verilen mali tablolarda yer almıştır. 

 

Ne gibi yani!

Corc – “Bana geçen üç aylık dönemde ne sonuçlar aldığımızı bir incele, sonuçlarını bana getir.”
Bilgiç – “Soracağınızı bildiğim için hazırlığımı yaptım. Karlılıkta yüzde beş  ilerleme kaydetmişiz, alacaklımızı zamanında tahsil etmişiz. Hurda, fire oranları beklenenin altında seyretmiş. Borç miktarımızda herhangi bir artış olmamış, diğer bilanço değerleri de tahmin ettiğimiz gibi seyrediyor.”
Corc – “ Bunlar iyi ama ben sana bilançoda görünmeyenleri soruyorum.”
Bilgiç – “Ne gibi yani?”

Bilanço size çoğu şeyi göstermez, ama bir zorunluluk ve alışkanlıktır, devlet ona hasretle bakar, mal sahibi ona gururla bakar, prim esasına göre çalışan yöneticiler ona iştahla bakar, çalışan ona bir şey düşmez veya verilmez ise hasetle bakar. Hem de bu bakış, çoğu kez, şaşı bir bakıştır. Devlet koparacağının en fazlasını koparmak için kanunen kabul edilmeyen giderler diye bir kalem bile icat etmiştir. Diğer taraflar, iş sahipleri bilanço kadın gibidir asla “makyajsız sokağa salınmamalıdır” diye düşünürler. O nedenle güzellik salonlarındaki kozmetik uzmanlarının işini kuruluşlarda bilanço makyajı uzmanları yapar. Herkes çok ilgilense de makyajlı veya makyajsız bilançolarda görünmeyen bir çok şey vardır.

Sayılar size neyi iyileştireceğinizi söylemez, sadece sonucu verir, o da doğruysa.
Anonim söz

Aşağıdaki hususların kaçı bilançoda veya raporda yazar. Belki özel istenen bilgiler bazı bilgiler raporlarda bölük pörçük yer alır. Bunları çoğu kuruluşta olduğu gibi hiçbir yerde yazmıyorsa bunlardan nasıl haberimiz olur?

       Açık seçik olmayan hedefler
       Boşa geçen – aylak - zaman
       Çalışanların memnuniyeti
       Çalışanların önerileri
       Çevrim yetersizlikleri
       Çöpe dökülen artıklar
       Eğitimlerin etkenliği
       Ahlaka aykırı işler
       Gecikmelerin maliyeti
       Geç alınan veya yanlış kararlar
       Gereksiz kırtasiye
       Geri döndürülen müşteriler
       Hata düzeltme maliyetleri
       Hizmetteki kusurlar
       İsraf edilenler
       İş yaramaz stok
       Kalitesizlik maliyeti
       Kaybedilen satışlar
       Kötü planlama
       Motivasyon eksikliği
       Müşterilerin sözlü şikayetleri
       Ödenen cezaların mahiyeti
       Önceliklerin yanlış sıralanması
       Pahalı alımlar
       Sosyal maliyetler
       Verilen ve yerine getirilmeyen sözler
       Yetersiz liderlik
       Yetersiz prosedürler
ve daha niceleri …

Bir kuruluşun gerçek performansını ölçmek için bilançoya akseden değerlerin dışında diğer bazı göstergelerden yararlanılır. Performans ölçümü kriterlerini belirlemeden önce bir kuruluştan kimlerin çıkarı olduğunu bilmek gerekir. Kuruluştan çıkarı olanlara paydaş adı verilir.


İş dünyasının önde gelen yayınlarından “Fortune” dergisi her yıl en gözde, en imrenilen, en kıskanılan, en çok yeri kapılmak istenen ticari kuruluşların bir listesini yayınlar.

En çok imrenilen şirketler

Fortune Dergisi tarafından belirlenen imrenilme ölçütleri arasında şunlar yer alır: 
       Yönetimin kalitesi,
       Kuruluşun  ürettiği mal ve hizmetin kalitesi,
       Yenilik yaratıcılık,
       Uzun dönemdeki yatırım değeri,
       Mali açıdan sağlamlık,
       Yetenekli insanları kuruluşa çekebilme,
       Çalışanları yetiştirme ve elde tutabilme,
       Aktif değerlerinin kullanımı,
       Toplumsal ve çevresel sorumluluk.

İmrenilen unvanını alabilmek ve koruyabilmek için kuruluşlar arasında kıyasıya bir rekabet hüküm sürer. İmrenilir kuruluş statüsü kazanmak için sadece para koyanları ziyadesi ile memnun etmek maalesef yetmez. Onlar kadar diğer paydaşları da düşünmek, göz önüne almak gerekir.

Vatandaş, devlet, çalışan, velhasıl herkes, tüm çıkar sahipleri kuruluşlardan bir şeyler bekler. Bu beklentilerinin karşılandığı ölçüde memnuniyetlerini ifade ederler veya şikayetlerini seslendirirler. Kısaca “çıkar sahipleri kimdir?” ona bir bakalım, sonra da “neyin peşinde” olduklarına yani beklentilere bakalım.

Bir kuruluştan farklı beklentileri olan çok sayıda taraf yani paydaş vardır. Zaman zaman bunların çok ciddi boyutlarda kıyasıya mücadele yapılan çıkar çatışması içinde olduğu da bilinir.

İşte kuruluşların vazgeçilmez paydaşları:

Müşteri
Müşteri parasının karşılığı ve hatta fazlasını almak dahil, kullanıma uygun bir mekanda, doğru hizmeti almak ve uygun davranışı görmek ister. Hizmeti aldıkları yerde hizmet sunanların, hizmete istekli olmalarını, yeterli ve ehliyetli olmalarını, anlayışlı olmalarını, güvenilir olmalarını, ulaşılabilir olmalarını ister.

Sermayedar
Sermayeyi sağlayan, kuruluşa ortaklık için para yatıran kişilerdir. Kuruluşun operasyonlarından veya spekülasyonlarından, tercihen diğer yatırım araçlarına nazaran hatırı sayılır bir fazlalık yaratarak kendilerine olan kıymet dönüşünün azami olmasını ister.

Borç verenler
Kuruluşa sermayedarlar dışında para sağlayan, kuruluşun faaliyetlerine fon temin eden kreditör kişilerdir. Kredi verenler, kredilerin faiz ve anaparalarının geri dönmesini, kuruluşun yaşamını sürdürmesini ve daha fazla borç vererek daha çok kazanmak için kuruluşun büyümesini bekler.

Yöneticiler
Yöneticiler her paydaştan başka şey bekler. İş ortaklarından, misyonun, vizyonun, amaç ve hedeflerin anlatılmasını, kuruluş fon kaynaklarını temin edilmesini bekler. Çalışanlardan müşteri istek, ihtiyaç ve beklentilerini karşılamalarını, prosedür, standart ve kurallara uymalarını, davranış bozukluğu göstermelerini, kalite sistemine inanmalarını, kalite bilincine sahip olmalarını, bireysel önerilerde bulunmalarını, kalite çemberi gibi çalışmalara katılmalarını,  israfı ve kaybı önlemelerini, zamanı iyi kullanmalarını, yüksek moralli olmalarını, verilen hedeflere ulaşmalarını bekler. Yöneticiler birbirlerinden ise karşılıklı saygı, işbirliği, yardımlaşma, dayanışma, karşılıklı bilgilendirme, birbirlerinin birer müşteri gibi görmelerini, birbirlerini motive etmelerini, kaliteyi, kaliteli çalışmaları tanımayı ve tanıtmayı, paylaşma bekler.

Çalışanlar
Çalışanlar birbirlerinden karşılıklı saygı, işbirliği, yardımlaşma, bilgilendirme, birbirlerini müşteri gibi görmelerini, prosedürlere, usuller, kurallara uymalarını bekler.

Yöneticilerden, eğitim ve yetiştirmenin yapılmasını, yapılan işe uygun ücret verilmesini, ücretlerin zamanında ödenmesini, özlük haklarına uyulmasını, iş görmeleri için yeterli sayıda, uygun vasıfta makine ve teçhizatın verilmesini, işlerinin kolaylaştırılmasını,  işle ilgili ve kişisel sorunlarına ilgi gösterilmesinin, motive edilmelerini, herkese adil ve eşit davranış gösterilmesini, başarının paylaşılmasını, kaliteli işin tanınıp, tanıtılmasını bekler.

Devlet
Devlet, hükümet edenler kanalıyla yönetilir. Devlet bir yandan “kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez” diyerek teşvik verir ama öbür yandan sadece tuttuğu veya kümese kapattığı kazın tüyünü yolar yani vergi alır. Faiz hadleri, para arzı, bütçe harcamaları, vergi düzenlemeleri gibi yöntemlerle, istihdamın artırılmasını, çevre kirlenmesinin önlenmesini, iş barışının olmasını, haksız işten çıkarmaların yapılmamasını, kuruluşun vergi mükellefi olarak daha da fazla vergi vererek yaşamını devam ettirmesini bekler.

Satıcılar
Kendinden daha çok mal ve hizmet satın alınmasını, ödemelerin öngörülen sürelerde sektirmeden yapılmasını, kuruluşun istek, ihtiyaç, beklenti ve önceliklerini kendine zamanında söylenmesini bekler.

Rakipler
Çoğu kez kuruluşun silinip yok olmasını bekler gibi gelmekle beraber rakipler aslında kendi yaşantılarının diğer kuruluşların yaşamına bağlı olduğunu bilir. Yeni yöntemleri almayı, kıyaslama yapmayı, birlik oluşturmayı bekler.

Diğer paydaşlar
Diğer paydaşlar grubuna sendikalar, meslek odaları, dernekler, sosyal yardım kuruluşları, vakıflar, vb sivil toplum kuruluşları girer. Bu kuruluşlar, temsil ettikleri çıkara uygun düşecek aidat, yardım, destek, bağış bekler.  



Paydaşları bulunca sıra paydaşların paylaşılacaklara gelir. Paydaşların memnuniyetini ölçümleme için hangi göstergelere bakılması gerekir bunları bir görelim:


Müşteri beğenisi, müşterinin istek, ihtiyaç, beklenti ve öncelikleri ne ölçüde karşılandığını ifade eder. 

Bu ölçümlemede şu göstergelerden yararlanılır:

       Çalışanların mal ve hizmet bilinci,
       Çalışanların sundukları mal ve hizmet hakkındaki bilgisi,
       Mal ve hizmet arzında tutarlılık (istikrar),
       Mal ve hizmetin söz verilen zamanda teslim,
       Mal ve hizmetin alıcıya eksiksiz teslim,
       Çalışanlara ulaşılabilirlik,
       Satış sonrası hizmet sunumu,
       Mal ve hizmet içerik ve sunuş esnekliği,
       Mal ve hizmet bütünlüğü, birbirini tamamlama derecesi
       Mal ve hizmeti tanıtıcı bilgiye ulaşım kolaylığı,
       Mal ve hizmete ulaşma kolaylığı,
       Mal ve hizmete güvenirlilik,
       Müşteri sorunlarına bilinçli yaklaşım,
       Şikayet yönetimi,
       Müşteriye verilen garanti kapsamı ve hükümleri,
       Müşteriye doğru bilgi verilmesi,
       Mal ve hizmette yenilikçilik,
       Ödeme koşulları ve kolaylığı,
       Tekrar müşteri oranı,
       Müşterilerin tazminat talepleri ve yapılan ödemeler,
       Hatadan dolayı tekrarlanan hizmet oranı,
       Hizmet mükemmelliği konusunda alınan ödüller,
       Müşterilerin ürün ve hizmeti üçüncü kişilere tavsiye oranları,
       Diğer.


Çalışanların kuruluş hakkındaki görüş, düşünce ve yorumlarını kapsar.

       Çalışma ortamı ve koşulları,
       Sağlık ve emniyet koşulları,
       Çalışanlar arası iletişimin etkenliği,
       İş disiplini,
       Tanıma ve tanıtma,
       Verilen ve alınan ödül ve cezalar,
       İş güvencesi,
       İşe devamsızlık oranları,
       İşgücü devri oranları,
       Anlaşmazlıkların çözümü,
       Performans değerlendirme etkenliği,
       Kuruluş misyon ve vizyonuna sahip çıkma,
       Toplam kalite bilinci,
       Eğitim ve yetiştirme etkenliği,
       Diğer.


Operasyonun performansı şu kriterlerle ölçülebilir:

       Verimlilik (kaynakların optimum kullanımı),
       Etkenlik (hedeflere isabet derecesi),
       Çevrim süreleri,
       Tepki verme hızı,
       Yeni ürün – hizmet geliştirme süresi,
       Fire – kayıp oranları,
       İsrafın azaltılması (çöp tenekesinin kontrolü),
       Hata oranları,
       Kaza oranları,
       Tekrar yapılan işler,
       Yeni ürünleri geliştirme ve pazara sürme süresi,
       Şikayet çözüm süresi,
       Boşa geçen süre,
       Diğer.


Kuruluşun sosyal çevreye katkısını şu kriterlerle ölçülebilir:

       Çevreye sağlanan eğitim ve yetiştirme desteği,
       Sağlık yardımları,
       Hayır işleri,
       İstihdam yaratma gücü,
       Yerel sosyal yaşantıya katkı,
       Spor tesis ve imkanlarının sağlanması,
       Ödenen tazminatlar, alınan cezalar,
       Diğer.


Kuruluşun fiziki çevreye katkısı şu kriterlerle ölçülebilir:

       Enerji tasarrufu,
       Doğal kaynakların doğru ve verimli kullanımı,
       Yeniden kazanma çabaları,
       Atıkların yönetimi,
       Gürültü kirliliğine yol açmama,
       Sağlığı tehdit eden atıkların önlenmesi,
       Doğal  çevrenin korunması ve iyileştirilmesi,
       Ödenen tazminatlar, alınan cezalar,
       Diğer.


Kuruluşun ekonomiye katkısı şu kriterlerle ölçebilir:

       Maliyet,
       Gelir seviyesi ve artışı,
       Yaratılan katma değer,
       Aktif değerlerin verimliliği,
       Aktif değerlerdeki büyüme,
       Yatırımların geri dönüş süresi,
       Kişi başına katma değer,
       Kar marjı,
       Likidite oranları,
       Kalitesizlik maliyetleri,
       Ödenen vergiler,
       Diğer.

Kimim (hangi paydaşın) ne kadar memnun olduğunu ölçmeye yarayan onlarca kriteri her paydaş kategorisi için belirlemekle iş bitmez.


Performans ölçümlerinde çok sayıda gösterge kullanılması bir sorun kaynağı olabilir. Çok sayıda göstergeden sağlanacak çok sayıdaki verinin kayıtlanması, incelenmesi, yorumlanması önce zordur sonra zaman alır. Birbirleriyle çıkar çatışması içinde olan bunca paydaş nasıl olacak ta bir araya gelir de ortak bir gösterge tablosundan yararlanmayı kabullenir ?

Çok sayıda gösterge yerine birkaç önemli göstergeyi alıp bunları ana veya birincil göstergeler, diğerlerini tali veya ikincil göstergeler olarak kabul etmek mümkündür.

İkinci bir yol olarak bir çok göstergeyi ele alıp bunları bütünleştirmek düşünülebilir. Bu ikinci yolu yirminci asrın son buluşlarından biri olarak işletmecilik eğitimi veren okullarda okutulan ve piyasada yaygınlaşmış kullanım alanı bulan balanced scorecard adıyla şöhrete eren yaklaşımdır. Bu iki sözcük aslında dilimizde dengeye kavuşmuş karne anlamına geliyorsa da ben buna çift kaymaklı kadayıf adını vermeyi daha uygun buldum zira malum kadayıfın bol kaymaklısı makbuldür, bu yöntemin de lezzetine lezzet katan sosu çok zengindir. Bu yöntem sayesinde, bir taşla bırakın iki kuşu, sayısız kuş aynı anda vurulabilir.

Çift kaymaklı kadayıf yöntemi ile performans ölçümleme aşamasından, performans yönetimi dünyasına adım atılıyor.

Yaklaşımda dört perspektif penceresi dengelenir:

       Müşteri penceresi
Bu pencereden bakarken, hedeflenen pazardaki pay, mevcut müşterilere yapılan satışlardaki artış, müşteri bazında karlılık, ürün geliştirme için harcanan zaman gibi ölçütler kullanılır.

       Mali pencere
Bu pencereden bakılarak kuruluş stratejileri ve uygulamalarının bilançonun dibini ne ölçüde  etkilediği değişik ölçütlerle incelemeye alınır – sermaye karlılığı, yatırım geri dönüşü, satışların ve gelirlerin büyümesi, çalışan başına gelir, hizmet ve müşteri başına karlılık,  toplam maliyet içinde idari ve genel giderlerin pay, birim maliyetler.

       İç çevrim penceresi
Bu pencereden bakınca yeni hizmetlerin satışlardan aldığı pay, planlanana göre yeni ürünlerin arzı, yeni hizmetler için başa baş noktasını yakalama süresi görünür.

       Öğrenme – büyüme penceresi.
Bu pencereden müşteri tatmini, çalışanların devir hızı ve elde tutulması, çalışan başına gelir, katma değer, çalışan başına öneri sayısı, uygulamaya alınan çalışan öneri oranı,  stratejiye bağlı kişisel performans hedefi olan çalışan sayısı gibi ölçütler görünür. 

Yöntem, bir yandan vizyona doğru ilerlemeyi, cari performansı ölçümü (mali işler, müşteri memnuniyeti, iş çevrim sonuçları) diğer yandan da iyileştirme, çalışanları gayrete getirme, yetiştirme ve bilgi sistemlerini geliştirme işlerini yapmaya olanak verir. 

Yapılması söylendiği kadar kolay değildir. Uzun zaman, çalışma gerektirir, karşı çıkanları kadar arka çıkanları da vardır. Bu yöntemin faydalarının da bolca olduğu söyleniyor. Sonuna kadar “Sabrın sonu selamet.” veya “Sabreden derviş muradına ermiş.” diyerek sabredebilenlerin bu yöntemden kazanacakları ise şöyle sıralanabilir –

       Stratejik hedefler gibi kaypak kavramlara açıklık getirir.
       Farkı yaratan şeyler ölçümlenir.
       Ölçümleme iletişim amaçlı yapılır, ancak kontrol amaçlı da kullanılabilir.
       Kuruluş içinde uzlaşma ve takım çalışması anlayışını geliştirir.

Ölçüm yaparak yönetilen kuruluşlarla ölçüme bakmadan yönetilen kuruluşlar arasında ne fark olabilir? Bir araştırmanın bulgularına[vii] kısaca işaret ediyorum:

Ölçümün açık farkı...

Ölçümlenen kuruluşlarla ölçümlenmeyen kuruluşla arasındaki bazı farklar şöyle oluşuyor - İzlenen strateji konusunda tepe yöneticiler arasındaki mutabakat oranı ölçümlenenlerde yüzde 93 iken ölçümlenmeyenlerde yüzde 37 seviyesine geriliyor; stratejinin kuruluşa etkili bir biçimde anlatılması ölçümlenenlerde yüzde 60 iken ciddi bir düşüşle yüzde 8’e geriliyor; bilginin açıkça paylaşımı yüzde 71 den yüzde ölçümlenmeyenlerde 30’a düşüyor; yöneticiler arasındaki yüksek seviyeli takım çalışması ölçümlenenlerde yüzde 85 iken ölçümlenmeyenlerde yüzde 38’e geriliyor; çalışanların performanslarını kendi kendilerine izleme oranları ölçümlenenlerde yüzde 42 iken ölçümlenmeyenlerde yüzde 16’ya iniyor.

Ölüm yapıp yapmama tercihinde kuruluşlara ne kadar özgürlük veya manevra sahası tanındığı açık.


Kuruluşlar günübirlik çalışmalarında içinde yer aldıkları topluma ve çevreye olumlu ve olumsuz etkilerde bulunurlar. Çok sayıda uluslararası kuruluş yönetimi işletmelerinin topluma ve çevreye yaptığı olumsuz etkileri azaltmak, olumlu etkileri artırmak için değişik çabalar sergilemektedir. 

Bu çabalar içinde kayda değer olanlardan biri SVA2 yaklaşımıdır. Bu yaklaşım[viii] da bir SVA Shareholder Value Added – Ortaklara Sağlanan Katma Değer ile bir diğer SVA Societal Value Added – Toplumsal Katma Değer çarpımı olarak ifade edilir. Diğer bir deyişle, işletmelerin ortakları yani sahipleri veya sermayedarları ile bunlar dışında işletmeden beklentisi ve çıkarı olanların yani ortadan veya kıyıdan köşeden sevaplananların karşılıklı en yüksek katma değeri yakalamaları amaçlanır.

Bu yaklaşım beş temel dayanak üzerine inşa edilmiştir.

Karlılık
Birinci ayak (diğer ayaklarla uyumlu olarak) karlılığı azami kılmaktır. Bunu yapabilmek için kaynak verimliliğini sağlamak ve geliştirmek, müşteri ihtiyaçlarını karşılamak ve oluşacak fırsatları kullanabilmek için hazırlıklı olmak, ilişki yönetimi, markanın piyasa değeri dahil olmak üzere kuruluş şöhretinin yönetilmesi gerekir.

İş geliştirme
İkinci ayak, gelecekteki iş geliştirme faaliyetleri için enerji biriktirme işidir. Bu enerji insan kaynakları, mal ve hizmetler, çevrimler, mekanlar ve paydaşlar açısından sahip olunan ayırt edici aktif değerler ve çekirdek becerilere yatırım yaparak birikir.

İş çarpanları
Üçüncü ayak, iş çarpanlarını optimize etme işidir. Bu optimizasyon - kuruluşların yatırım ve gelir yaratma, iş yaratma, insan kaynaklarını geliştirme, mal ve hizmet sunumu, yerel iş sistemlerini inşa etmek, uluslararası standart ve iş uygulamalarını paylaşmak, teknoloji transferi, kurumsal ve fizik altyapının kurulması gibi alanlarda müspet iktisadi, sosyal ve çevresel etkileri azamiye çıkarmak ve menfi etkilerini asgari düzeylere indirmek anlamına gelir. 

Sosyal yatırım ve hayır işleri
Dördüncü ayak sosyal yatırım ve hayır işlerinin profesyonelleştirilmesidir. Bu, para yoluyla (nakit bağış, yenilik getiren fon yaratma mekanizmaları), ayni destek yoluyla (kuruluşların rasgele yaklaşımlardan ziyade çekirdek becerilerini topluma sunarak), hayır yaparak ve kamu ile iletişimde ortaklıklar oluşturarak ve yardım yapmak konumundan toplumun üretken kapasitesini inşa etmek konumuna geçerek meydana gelir.     

Politik diyaloğun yasal temeli
Yaklaşımın son ayağında yerel, ulusal ve uluslar arası düzeylerde politik diyaloğun yasal konuma oturtulması yer alır. Bu diyalog etik iş uygulamalarını tutundurmak, özel girişim ve yatırım ortamını oluşturmak, iyi yönetim uygulamalarını desteklemek, iktisadi, sosyal ve çevresel politikalara katkıda bulunmak yoluyla gerçekleşebilir.

Yaklaşımın sevilmeyecek tarafı yokmuş gibi duruyor. Her paydaşa yarım elma gönül alma cinsinden de olsa bile yadsınamayacak çıkarlar sağlıyor. Şimdi bu sahip x sevap ilişkisinin kurulamadığı yerlerde neler olduğuna bir bakalım.     

Hangi yöntem benimsenirse benimsensin sonuçta kuruluştan beklenen paydaşlar arasında hakça dağıtımı sağlamak. Şimdi buraya kadar iyi niyetli becerikli yönetim anlayışına sahip yöneticilerin gösterecekleri çabalara değindim. Bir de iyi niyetli beceriksiz ve kötü niyetli becerikli yönetimlerin neler yaptıklarına bakalım.


Arada bir iyi niyet çerçevesinde, “Bu kadar çok sayıda göstergeye bakarak motor (kuruluş) nasıl patlatılır (batırılır) ?” diye bir soru akla takılır.

Gerçek biraz daha farklıdır. Bu kadar gösterge vardır ama bazı yanlışlar da olur.

Ümmi yönetim
Kuruluşta göstergelerin işaret ettiği hususları kuruluşta okumayı bilen yönetici yoktur ki buna ümmi yönetim adı verilir.

Vurdumduymaz yönetim
Kuruluşta göstergeleri okumak zahmetine katlanan yoktur veya okuyanlara itibar edilmez ki buna umursamaz veya vurdumduymaz yönetim denir.

Beceriksiz yönetim
Kuruluşta göstergeleri okuyup ta ne yapacağını bilemeyenler vardır ki buna beceriksiz yönetim adı verilir.

Kötü niyetli yönetim
Kuruluşta göstergeler bilhassa yanlış okunmakta ve yorumlamaktadır ki buna kötü niyetle yönetim denir.
 
İnsanlar intihar eder, kuruluşlar da yöneticilerince intihar ettirilir. Kuruluş intiharlarının değişik yolları vardır.

Kuruluş

       Alacaklar tahsil edilmez, batakçıya veresiye mal satılır.
       Konu komşuya, devlete, diğer ortaklara çaktırmadan kuruluş aşırı derecede borçlandırılır.
       Batak bir işe para yetiştirmek için içinde, dışında, yakınında ne var ne yoksa son kuruşuna kadar ipotek edilir.
       Birkaç kuruş tasarruf olsun diye vasıflı çalışanlar işten çıkartılır.
       Yavaştan ve hissettirmeden kasasının içi boşaltılır,
       Kefalet verilir, kefil olunan batınca onunla birlikte her şey dibe çökertilir.
       İnsana yatırım yerine bina ve makine - teçhizata yatırım tercih edilir.
       Maliyet hesabı yapılmaz, kuruluş ürettikçe daha çok zarara gömülür.
       Uzun çabalarla, talebi olmayan bir mal ve hizmet üretiminde dünya çapında mükemmelleşme seviyesine yaklaşılır.

Bunlar, malum, bariz ve genelde su üstünde görünen intihar ettirme şekillerdir. Bir de çoğumuzun farkına varmadan yaptığı “kendini boğazlama” türlerine göz atalım.
  
Eskiye yapışarak intihar...
Yenilik yapılmaz, hiçbir risk alınmaz ve yavaş yavaş kuruluş diğer yenilik yapan kuruluşların yanında müşterinin gözünden düşer ve pazardan silinip gider.

Değişikliğin yarısını yaparak intihar...
Tutuculuk ve korumacılığın içine işlediği, içe dönük kuruluşların kaçınılmaz sonudur. Değişikliğin beğenilen yarısı alınır bu da genellikle ya yanlış yarı ya da diğer yarısı olmadan işe yaramayan yarıdır.

Güvenmeyerek intihar...
Astlar artık mutemet kişiler olmaktan çıkmıştır. Kovboyculuk kaçınılmaz olmuştur. Silahı hızlı çeken kazanır. Karşı çıkan derhal tasfiye edilir.

Her şeyden yüzde 10 kısarak intihar...
Kamuda tasarruf, benzin ve gazete alımlarının kısılması gibi ciddi önlemlerle başlar. Kamunun tasarruf konusunda ileri seviyede deneyimi ve son derecede yaratıcı nihai çözümleri vardır. Henüz tasarruf tedbirlerinin niçin maliye bakanlığı tarafından alındığı mantığı çözülmüş değil. Sevinilecek nokta, bu ihtisas isteyen konuda ayrı bir tasarruf bakanlığı kurulması veya bir devlet bakanına bağlı bir müsteşarlık ihdas edilmesi düşüncesinin henüz bürokrat ve siyasilerin aklına gelmemesi.  

Bir çok işadamı, devlette göstermelik yapılan uygulamayı vesile bilerek masraf kısıtlamaya bayılır. Haklıdırlar zira bu çalışanlar hep parayı har vurup harman savururlar zaten. İlk orada burada yapılan ufak tefek girişim iyidir ama asıl tehlike bir sonraki aşamada “Her şeyden aynı oranda – yüzde 10 - kısalım!” deyince başlar. Denemesi bedava.

İç savaşlarla intihar...
İnsanlar birbirini, departmanlar birbirleriyle savaşa, birbirlerinin yemeye, içten içe kemirmeye başlar. Bu tarza iç rekabetle veya birbirini boğazlayarak intihar adı da verilir. 

İletişimi keserek intihar...
Kuruluş içinde sadece iyimser hayaller kurulur, pembe senaryolar hazırlanır, iyi havadisler konuşulur ve kötü haber getirenin kellesi uçurulur.

Kriz sayıklayarak intihar...
Kısa dönem bakış açısının sonucudur. “Başımıza gelince bir çaresine bakarız.” diye başlar ve kriz üstüne kriz gelince bir daha ayağa kalkılamaz.

Liderlik – takipçilik yapmayarak intihar...
Lider görünmez, takipçi de ne yapacağını bilmez halde ortalıkta dolaşır. İşler dışarıdan bakınca sanki yolundaymış gibi görünür.

Merkezleşerek intihar...
Karar verme yetki ve sorumluluğu paylaşılmaz ve merkezileştirilir. Böylece tepki verme hızı düşürülür. Tepki vermeyen kuruluşta müşteri ayağını keser.

Müşteriyi dinlemeyerek intihar...
Bu dinlememe, hem para ödeyen dış müşteriler hem de üstüne para verdiğimiz iç müşteriler için geçerlidir. Arazları arasında üst yönetimin “Müşteri kendi işine baksın. Onlar için en iyisini ben bilirim !” sözleri vardır.

Çalışanları kulak ardı ederek intihar...
Bir kuruluş, “Çalışanlar ne bilir? Sorarsan kendilerini bir şey zannederler. Ayakları baş yapmayalım!”  zihniyeti ile kolayca intihar edilebilir.

Paylaşmayarak intihar...
Takım çalışması gerektiren yerde bireysel çalışmaya zorlamak, bireysel çalışma gereken yerde takım çalışmasına zorlamak da aynı intihar kapısına çıkar.

Pembe gözlük takarak intihar...
Etrafa pembe gözlükle bakarak, her şey olurundaymış, yolundaymış gibi gün geçirmek ve sonunda iş işten geçtikten sonra “Beni bankalar batırdı! Şimdi de timsah göz yaşları döküyorlar” sözleriyle bankaları kendi personeline, vatandaşa, devlete şikayet ederek, hayıflanmak.

Dış mihraklar diye sayıklayarak intihar...
Bu intihar çeşidinde kuruluşun başına gelen her olumsuzluk ya satıcılardan, ya çalışanlardan, ya devletten ya da bir diğer paydaştan bilinir. Yönetim bir başkasının kabahatinin kefaretini ödemektedir.

İntihara teşebbüs etmek ve intihara teşvik ettirmek, kişiler için bir suç olarak kabul ediliyor. Öte yandan intihar ettirilen kuruluşların yüce yöneticileri için acaba niçin herhangi bir cezai yaptırım yok? Topluma ve paydaşlara verilecek zararlara karşı bu kuruluşların bir kötü yönetim sigortası yaptırması mecbur koşulamaz mı?


[i] Patlıcan sarma tarifi bir gazete ekinde verilen yayın tarihi yer almayan A’la Luna yemek kitabından alınmıştır.

[ii] PDCA çevrimi kavramı Statistical Method From The Point of View of Quality Control” adlı kitabında ele aldığı için Shewhart Çevrimi adı da verilir. Deming bu kavramı Japonya’da takdim ettiği için, PDCA kavramına, Japonlar tarafından, daha sonra Deming çevrimi adı verilmiştir. 

[iii] Bu hikaye, 7 Mayıs 1997 tarihinde, Orlando’da, American Society for Quality  tarafından düzenlenen 51. Yıllık Kalite Kongresindeki bir oturumda, Donald M. McNamara tarafından anlatılmıştır. 

[iv] Beyin hattı kavramı için bakınız – Robin E. McDermott, Raymond J. Mikulak and Michael R. Beauregard, Employee Driven Quality, Quality Resources, White Pains, New York, 1997.

[v]  Sistemlerin sorunların mükemmel bir tartışması için bakınız – Peter M. Senge, Art Kleiner, Charlotte Roberts, Richard B. Ross and Bryan J. Smith, “The Fifth Discipline Fieldbook - Strategies and Tools for Building a Learning Organization”, Doubleday, New York, 1994.

[vi] Adam Smith (1723 – 1790) ahlak felsefesi ve mantık profesörü olan bir İskoç bilim adamıdır. Glasgow Üniversitesinde ahlak, ilahiyat, siyasi ekonomi dersleri vermiştir. 

[vii] John H. Lingle and William A. Schietman, Is measurement Worth It”, Management Review, March 1996 s. 56-61.

[viii] Bu yaklaşım açıklaması için bakınız : Jane Nelson, Building Competitiveness and Communities, Prince of Wales Business Leaders Forum, 1998, London.

Hiç yorum yok: